BEYLİKLER DEVRİ SANATI
Belikler devri, sanat tarihi açısından çok renkli bir dönemdir. Her bölge yeni formlar yaratmaya çalışırken, o yörenin eski mirasından ve sanat geleneklerinden de alıntılar yapar. Bölgeler arasında kısmen de olsa farklılıklar vardır.
Doğu, Orta ve Kuzey Anadolu’da yeniliklere rağmen, genel çizgileriyle Selçuklu devrinde hakim olan üslubun izleri ağır basar. Güneydoğu Anadolu’da, Selçuklu devrinde olduğu gibi, Suriye ve Mısır’daki Zengi, Eyyubi ve Memluk İslam sanatı geleneği kendini hissettirmeye devam eder.
Batı Anadolu’da, başta Osmanlı Beyliğinde yeni bir arayışın çeşitli ilginç denemeleri görülür. Batı ve Marmara Bölgesi Beylikler devri sanatı klasik Osmanlı sanatını hazırlamakta öncü rolü üstlenmiştir. Beylikler devri sanatı, bir yandan klasik Osmanlı sanatının hazırlık aşaması, diğer yandan da Anadolu Selçuklu sanatının devamı niteliğindedir.
Beylikler döneminin ilk göze çarpan özelliği, Erken Dönem Anadolu sanatına oranla çok daha Anadolulu bir nitelik taşımasıdır. Anadolu Selçuklu sanatı çevrelerindeki İslam ülkelerinden ve yabancı sanatçılardan daha çok etkilenmişti. 14. yüzyıldan itibaren yabancı akın tamamen kesilmese de, hızını iyice yitirmiş ve giderek ortadan kalkmıştır. Bu dönemde, özellikle İç Anadolu’da Türkleşmenin gerçekleşmesi sonucu Anadolu sanatında yetişmiş insan gücü artmıştır. 11.-13. yüzyıllarda başka sanatsal geleneklere doğrudan bağlantılı eserler bulmak mümkün olmakla birlikte, Beylikler Dönemi Anadolu’sunda bu tür eserler son derece azalmıştır.
Bazı üslup çeşitlemelerine rağmen, Anadolu Beyliklerinin birbirinden kesin farklılıklar gösteren ayrı birer sanatı olduğu söylenemez. Anadolulaşma eylemi üzerinde 14. yüzyılın başında ortaya çıkan iki gelişme etkili olmuştur;
Birincisi; İran ve Doğu Anadolu’da İlhanlı (Moğol) egemenliğinin yıkılışı ile İran, Türk toplumu için artık sanatıyla özenilecek bir ülke olmaktan çıkmıştır.
İkincisi; yeni kurulan küçük beylikler yabancı sanatçı çekmenin yüksek maliyetine katlanamadıkları için doğu sanatı etkisini yitirmiştir.
İranlı yaşam biçimine özenen Selçuklu üst sınıflarının aksine, Beylikler Dönemi Türkleri sanatsal etkinlikleri, bazı ihtiyaçlara getirilecek pratik ve acil çözümler olarak görmüşlerdir.
Hem iç ve hem de dış koşulların zorlamasıyla Anadolu Türk toplumu 14. yüzyılda kendini yeni bir atılıma hazırlamaktadır. Ancak bu atılımın sanattaki görüntüsü son derece karmaşık olduğu gibi, çoğunlukla bir eserde somutlaşmış büyük başarılardan da yoksundur. Doğu’daki gelişmiş kültürlerle ilişkilerin zayıflamasına karşın, Anadolu henüz güçlü bir kültürel üretime geçebilmiş değildir. Bununla birlikte, 11.-13. yüzyıllar, Anadolu-Türk birleşimini mümkün kılacak bir yapının hazırlıklarının yapıldığı bir dönemdir. Sonraki süreçte Bizans etkileşiminde de bu anlayış hakimdir.
Beylikler dönemi sanatı içinde mimarlık öteki sanatlara oranla ağırlıklı bir yer tutar. Beylikler dönemi sanatı bir yapı sanatı olarak görülebilir. Yerel geleneklere ağırlık verildiğinden, belirli bölgelerde yoğunlaşan farklı eğilimler görülür.
Beylikler döneminde dini mimariye önem verilmiş ve bu dönemde cami, medrese ve türbeler yapılmıştır. Sivil mimari ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Beylikler dönemi mimarisi genelde sadeliği ve simetrik düzeni ile dikkati çeker.
Beylikler devri süsleme sanatında eserlerin yüzeyleri kalem işi, alçı veya taş üzerine yapılan süslemelerle yüzeysel bir şekilde süslenir. Bezemede bitkisel ve geometrik şekiller sonsuza dek uzatılabilecek kompozisyonlarla işlenir.
Taş süsleme, Selçuklu devrinden başlayarak Anadolu’nun ana yapı ve süsleme malzemesidir. Daha çok yapı dışında portallerde, pencere alınlıklarında kullanılır. Sütun, destek başlıkları ve yastıkları, nadiren mihraplar taş oymalarla bezenir.
Beylikler Dönemi Sanatı
Yorum Yaz