GEÇ ANTİK VE BİZANS SANATI
Geç antik dönemi:justinyen dönemine kadar olan süreyi içine alır.
Bizans dönemi:romanın ikiye ayrılmasıyla IV.yy itibariyle kurulan doğu Roma’ya verilen isimdir.Bizans denmesinin sebebi ise;başkenti;bizansion olasından kaynaklanır.
Bizans sanatı:hristiyanlık dininin yoğun olarak işlendiği dönemdir.
Erken hristiyan dönemi resim sanatı katakomplarda(mezar kültü) ve sarkofaklarda(taş kabartmalar) yer alan tasvirlerle bilinmektedir.3.ve 4.yy.lara ait mezar anıtları erken hristiyan tasvirinin tamamını oluşturur.ama kiliselerde resim tasvirlerinin bulunmasının sakıncalı olması ve geç antik dönemin özelliğini sürdürmesi kaynakları azaltmaktadır.Eusebius’un eserlerinde İstanbul kiliselerindeki figürlü bezeme konusunu anlatsa da,kesin olarak bilgi sahibi olamayız.bu da bize 2 sebebin olabileceğini gösterir:
1-kilisede bezeme yoktu.
2-bezemeler kayda değer değildi.
V.yy.da da anıtsal resim sanatında oldukça sınırlı bilgilere sahibiz.Roma,Ravenna ve Selanik hariç Anadolu ve doğu Akdeniz hakkında bezeme olduğunu söyleyebileceğimiz kaynak yoktur.özellikle de başkent olan İstanbul’da ilk örneklerinin görülmemesi en büyük eksikliktir.
Erken Hıristiyan sanatına kaynak oluşturan üsluplar:
I.NEO ATTİKA ÜSLUP
MÖ.I ile MS. III.yy erken hristiyan dönemine kadar olan sürede etkilidir.
Kaynağını yunan sanatı ve felsefesinden almaktadır.heykel sanatında özellikle Praxitelles’in heykel yapımı kurallarından yararlanarak tekrar üretmişler ve geliştirmişlerdir.aynı zamanda Lysippos’un heykelde kullanıldığı ölçüt alınmıştır.
Vücudun idealist ifadesi ve duruşu örnek alınmıştır.yüz hatlarındaki kimlik oluşturan farklılıklar realist özelliği gösterir.genel olarak;yunan sanatının idealist duruşu ile romanın realist anlayışın sentez oluşturması söz konusudur.
Kabartmalarda ön planın arkasında yer alan 2.plan yüzeysel ve derinlik etkisinden yoksundur.perspektif anlayışla değil;iki boyutluluk anlayışı ile karşılaşırız.
Neo attika üslubu ile yapılan figürlerde bacaklarında biri hafifçe kırılmış,diğeri ise dik bir şekildedir.aynı zamanda figürün bir yada her iki ayak parmaklarının ucu yere hafifçe temas etmektedir.
Buna ek olarak bazen ağırlığın bir ayak üzerine yüklenmesinden dolayı figürün anatomisinde ‘karşı hareket’ gözlenir.bu da omuz ve kalçada ters hareketlenmeye yol açtığından figürün ‘S’ hareketi alamsına sebeb olur.
Katakomp figürlerinde orans duruşu:eller iki yana açık,avuç içi dışa bakar dua eder pozisyondadır
II.RESİM ÜSLUP
Antik yunandaki resimlerde ;deniz,dağ,nehir,çoban ve sürüsünün işlendiği ‘bukolik’ ve ‘pitoresk’ türde bir manzarayı bu dönemde de karşımıza çıkarmaktadır.ama yine din etkisi görülür.
BUKOLİK:çoban veya kır hayatına ilişkin pastoral konuların işlendiği kompozisyonlardır.
PİYORESK:estetik etkiyi matematiksel düzen bağlantısı ile değil de doğadaki gibi rastlantısallık elde etmeye çalışan sanat tutumudur. olarak açıklayıcı resimsel anlatım biçimidir.
Bu anlatımı ilk kez Atina’daki Parthenon tapınağında ‘Pantheik yarışlar’ı
III.ÖYKÜLEYİCİ ÜSLUP(NARRATİVE)
Bir konunun özellikle de tarihsel bir konuyu daha destansı hale getirmek için,izleyenleri o konuda bilgi sahibi olmalarını sağlamak için kesintisiz anlatan kabartma firizinde görülür.fakat bu üslup Roma sanatının katkısıyla ‘heroik’ anlatım doğrultusunda gelişmiş,hristiyan dogma sanatının gelişmesinde de
önemli bir rol oynamıştı.
bazı örnekler:
titus zafer takı
titus’un Kudüs sehrini ele geçirmesi anlatılır.MS.81
trajunus sütunu
roma formundadır.trajunus’un tuna nehri ve dalmaçya kıyılarına yaptığı sefer anlatılır.
Galerius’un zafer takı
Erken hristiyanlık ile pagan tasvirleri arasında bir yakınlık izlenir.klasik geleneğin hristiyanlık içerisinde devam ettiği araştırmalar sonucunda ortaya konulmuştur.
Hristiyanlık ikonografisinin başlangıcı pagan tasvirleridir.bazen de pagan ve hristiyan tasvirlerinin aynı eserde işlendiği görülür.buna rağmen pagan kültürü geleneğin kült heykellerinin reddedildiği görülür.ama özellikle dünyevi figürlerinin yapımına devam ettikleri görülür.
Sarkofaklarda da İsa tasvirlerinin bu tarzda olduğu göze çarpar.sarkofakların antik dönemdeki kullanılmış olduğu mezar anıtı işlevliğini bu dönemde de koruyor.ama tek farkları;pagan kültürde:tanrı heykellerini ibadet için yapılıyor,hristiyanlıkta ise:bu işlevin örtüşmediğinden devamlılık sağlayamadığıdır.ör/ sta constanza(4.yy)mozaik ,küçük daireler içinde kanatlı çocuk resimleri,ördekler,kuşlar çizilmiştir.
PAGAN İKONOGRAFİSİ:
İYİ ÇOBAN:I.yy da İsa’nın gösterimi olarak karşımıza çıkar.pagan villalarında bir bahçenin içinde yer alan iyi çoban <bukolik romantizm>i simgeler.
İyi çoban betimlemeleri Stevenson’a göre 3grup halinde işlenir.
omuzu üzerinde kaybolan kuzuyu taşıyan iyi çoban
doğadaki –cemeetini-koruyan iyi çoban
koyundan süt sağan iyi çaban
iyi çoban-İsa figürleri eski ve yeni Ahit’te sıkça söz edilmektedir.erken hristiyan sanatında yaygın olarak işlenen bir konudur.
Omzunda koyun taşıyan iyi çoban;
Sürüden ayrılmış veya yolunu kaybetmiş bir kuzuyu tekrar sürüye kazandırıldığını işleyen figürdür.
Bunu dinsel olarak yorumlayacak olursak;
Din yolundan sapan ve cemaata tekrar kazandırılmasını işleyen iyi çoban sahnesinden bir figürdür.çoban İSA ve kuzu CEMAAT’i simgeler durmdadır.bu aynı zamanda ilk kilise ruhban hiyerarşisinin oluşturulduğu söylenebilir.
İyi çoban İsa’nın erken dönem tasvirleri sakalsız ve idealize edilmiş bazen orpheus bazen appollon’a benzetilmiştir.
Pagan tanrıları bazen kutsal hristiyan kişiliklerine çevrilmiştir.
Minerva’nın(yunandaki adı:athena)MERYEM
Appollon’un İSA olduğu gibi
APPOLLON:yunanca ışık,hayat,ışıktan gelme anlamları taşımaktadır.ışık tanrısı Appollon ise;dünyayı ısıtan,çiçekleri meydana çıkaran,aydınlatan gücü vardır.saçtığı güneş ışınlarının sembolü yay,kytara ve lyra oluşturur.
HERMES:omzunda kuzu veya koyun taşıyan iyi çoban M.Ö.6.yy’da yunan sanatı tasvirlerinde gördüğümüz Hermes,ÇOBAN-TANRI kültüründen etkilenerek İsa ile özdeşleştirilmiştir.
Atina akropolisi’nde bulunan NEREİD ANITI’daki bir kabartma frizinde görülen konu iyi çoban figürünün öncüsü olarak kabul edilir.ayrıca Hermes,ölen kişinin ruhunu ölüler diyarına yani öbür dünyaya götürmekle sorumlu olduğu için bu özelliği de İsa ile özdeşleştirilmiştir.
ARİSTAEUS:omzunda kuzu veya koyun taşıyan “bahçelerin tanrısı” olması özelliği ile iyi çoban tasvirlerinde tercih edilmiştir.
FOUNUS: “ıssız doğanın tanrısı”dır.bitki örtüsünü simgeler.sürülerin tarlaların koruyucusudur.yunanlıların PAN’ı ile bir tutulur.doğanın koruyucusu niteliğinden dolayı İsa ile özdeşleştirilmiştir.
HELİOS:ışık,güneş tanrısıdır.sembolü:dört atlı araba üzerinde başında güneş ile gösterilir.dünyaya ışık saçması özelliğinden dolayı İsa ile özdeşleştirilmiştir.zamanla SOL-İNVİCTUS (yenilmez güneş) anşamı kazanır ve roma imparatorları kendilerine bu ünvanı kullanırlar.
Genel olarak resim sanatında ele geçirilen bilgilere katakomplardan sağlamaktayız.VİA LATİNA KATAKOMP’undaki herkül –yılan pagan kültürü tasviri İsa ile özdeşleştirilince;herkül:isa,ylıan;şeytan’dır.isa kötüğü öldürür ve yener.
FİLOZOF TİPİNDEKİ İSA:Roma’da 3.yy(244-270)neoplatonist düşünce akımı ile geliştirilmiştir.filozof isa;ya kayanın yada iskembenin üzerine oturur.elinde yarı açık bir rulo taşımaktadır.karşısında da cemaatini temsil eden kuzu,koyun sürüsü yer almaktadır.bu betimlemede İsa ,bıyıklı,uzu şaçlı,bilge bir kişilik olarak gösterilmiştir.
SEMiTİK VEYA YAHVE İSA:asur ülkesinin bir tanrısıymış gibi gösterilmiştir.bu tip isa;ender görülen kaşımıza çıkan bir türdür.sakallı ama gizemlidir.uzun saçlı,iri siyah gözlü,siyah sakallı,esmer tenli sami ırkından biri gibidir.En güzel örnek;AZİZ KOSMOS VE DAMİANOS KİLİSESİ’nin apsis mozaiğinde işlenen İsa figürüdür.
ASKLEPİUS-İSA:”sağlık tanrısı”dır.İsa’nın da mucizevi güçleri olduğundan özdeşleştirilmiştir.
ORPHEUS:Şair-ozan’dır.apollon çalması için lyra vermiştir.bu lyri çaldığında tüm doğa ve vahşi hayvan toplulukları sakinleşir,doğayı dize getirir.ayrıca karısı öldüğünde hades’e gidip yeryüzüne çıkmasıyla mevsimlerin değişiminin habercisidir.İsa ile özdeşleştirilmişitr.4.yy sonunda zemin mozaiğine işlenerek resme aktarılmıştır.mevsim habercisi oluşu ise DAVUD’a benzetilmiştir.
BON PASTEUR(GÜZEL DOĞA):yunan etkisiyle oluşmuş manzara resimleridir.bu görüntüler ;parlak,grçekçi resimlerdir.eğer bunu erken hristiyan dönemiyle eşleştirirsek;İSA’nın VAAD ETTİĞİ CENNETanlamına gelir.
1-anıtsal resim sanatı
2-kitap resim sanatı
3-ikona
1-ANITSAL RESİM SANATI
Yapının içine bezemek hellenistlik dönemine kadar geriye gider.roma döneminde ise;yaygınlaşmıştır.dini veya sivil mimari örneklerinde duvar ve örtü resimleridir.burada 2 teknik karşımıza çıkar.1-fresko,2-mozaik
1-mozaik:
I.yy’dan itibaren görülür.4.ve 5.yy’larda yaygınlaşmıştır.pahalı ve zor bir iştir.istanbul,Selanik,Antalya’da atalyöler bulunmaktadır.
Cam+seramik+doğal taşlar en çok kullanılan malzemedir.cam-mozaik için tüm ham maddeyi eritip,büyük kaplarda soğutulur.şeritler halinde kesilerek bekletilir.daha sonra istenen büyüklükte parçalanır.bu parçalara tessera denir.
2-fresko(duvar resmi)
Daha ucuz daha yaygındır.duvar üzerine kaplanan sıva,yaş iken boya sürülmesiyle oluşur.boya sıva ile birlikte kurur.sıva boya ile birleşerek kuruduğu için dayanıklılığı artar ama mozaik kadar dayanıklı olmaz.hristyanlık söz konusu olduğunda mozaik sanatının yanı sıra fresko da görülür.kubbe,tonoz,duvar,kemerlerde görülür.atölyesi yoktur.fresk hakkında bazı kaynaklar bulunmaktadır.bunlardan en önemlisi;ressamın el kitabı’dır.18.yy’da aynaroz kilisesinde Fransız didrom tarafından kiliseyi boyayan ustaların kitap okuduğunu görür.ve onların bu kaynaktan yararlandığını görür.bu kitap 4 ana bölümden oluşur:
1-teknikler,fırçalar,boyalar,prensipler
2-konu ve semboller
3-kilise program listesi
4-meryem ve isa’nın nasıl tasvir edilmesi gerektiği
Roma döneminde M.Vitruvius ‘de architect ura’mimarlık üzerine 10 kitap adlı eserinde sıvadan bahseder.ayrıca tarihçi:plinius’da sıvanın 5 tabakadan oluştuğunu,daha geç dönemde de 2 tabakadan oluştuğunu söyleyen kaynaklar vardır.tabakanın bu kadar önemli olmasının nedeni;freskonun görünümünde büyük rol oynamasıdır.
ÖN ÇİZİM:
1-DUVAR ÇİZİMİ:ISLAK SIVA ÜZERİNE İNCE BİR RENKLE YADA SIVA KURU İSE SİYAH RENKLE ÖN ÇİZİM YAPILIR.
2-SİNOPİA:GÜNLÜK USTANIN ÇALIŞACAĞI KADAR ALAN TEKRAR SIVANIR.
3-KAZIMA:ÇİVİ YADA FIRÇANIN SAP UCUYLA GEOMETRİK ÇİZİMLERDE KULLANILIR.
FRESKO SECCO:kuru sıva üzerine yapılan veya sıvasız duvara yapılan duvar resmi.boyayı sağlamlaştırıcı yaş sıva olmadığından boyanın içine yapıştırıcı eklenir.
FRESKO BUONO:ıslak sıva üzerine günlük çalışma metodu ile yapılan freskodur.üstten alta doğru çalışılır.roma döneminde pompeide şehrinde en yaygın olarak kullanıldığı görülür.bizans ve erken hristiyan açısından anadolu’da en erken örneğini hipoje vermektedir.bunların örneklerini ise;İznik ve efes’de karşımıza çıkar.burada yerler mozaik,duvarlar freskodur.
Aslında erken hristiyan sanatı örneğini katakomplarda görürüz.ama anadoluda örnekleri bulunmamaktadır.
1-mimari unsurlar takliti olan freskolar:sütun,kemer kaplamasında görülür.
2-dekoratif karakterli stilize bitki freskolar:2’den fazla renk kullanılmaz.çiçekler,yapraklar,bitkiler…
3-gerçekçi doğa tasvirleri:doğa,orman,deniz tasvir edilir.
4-figürlü freskolar:a)eros tasvirleri:kanatlı kelebek eroslardır.
b)tek figürler(represontal figürler):cepheden gösterilmiş heykellere benzer.
c)alegorik ve mitolojik figürler:koyu kırmızı fon üzerine açık renk tonla işlenmiş figürlerdir.bazen altında neyin neyi temsil ettiği yazılıdır.
Bu freskoları tarihlendiremeyiz.ama 1-6.yy’ları kapsadığını söyleyebiliriz.dekorasyon olarak kullanımı 1-3.yy’ları kapsamaktadır.stilize desenler,geç dönemde daha gerçekçilik kazanmıştır.tek figürden mitolojik olaylara ve sahnelere daha geç dönemde geçildiğini söyleyebiliriz.
KATAKOMP:ilk hristiyanların ibadet ettiği,ölüleri gömdükleri yer altı yapılarıdır.mezar tipleri:lokuli
Arkosolium
Katakomplar ‘ad catambas’çukur yer olarak bilinirken;sonradan coemmeterium’ölü gömü’ olarak kullanılmıştır.yapı:geniş,kolay işlenebilir,volkanik tüflerin bulunduğu yerlere yapılmıştır.en yaygını;roma’da görülür.3-6.yy’a kadar ise ölüleri açık mezara gömmüşlerdir.toprağın basit şekilde açılıp,kapanmasıyla oluşur.ama 5.yy’da etkisi azalmaya görülür.imp.gallerius’un ibadet özgürlüğü yasası getirmesiyle etkisi tamamen ortadan kalkar.
Ör/callixtus katakombu(4.yy):Roma’da bilinen en büyük katakomptur.170.000 e yakın mezar bulunur.
Katakomplarda yemek sahnesi sıklıkla görülür.bu antik çağdan gelen bie gelenektir.ökanistis ayinlerinde de bu gelenek devam eder.
Ör/domitilla katakombu:1-4 yy’lara ait resimler bulunmuştur.iyi çoban sahnesi en çok karşımıza çıkmaktadır.
Ör/st.marcellino ve st.piettro(3-4.yy):konular arasında Tevrat kaynaklı konular bulunmaktaydı.ortada isa ve havarileri,bunun üzerinde müjde sahnesi,altta üş müneccimler,isa’nın vaftiz sahnesi,iyi çoban isa sahnesi ve bir orans duruşu 5.yy’ın başında yapılmış isa tasviri bulunur.
Akşam yemeği sahnesi görülür.ancak son akşam yemeği değildir.çünkü son akşam yemeğini isa havarileriyle birlikte yalnız yemektedir.kenarlarda kalis tutan kadınlar yoktur.
Tevrat’tan ibrahim ve ishak sahnesi
İsa’nın kanamayı kesme mucisesi
Yahve isa tasviri eliyle takdis işareti yapar.
Ör/priscilla katakombu(2.yy):müjde sahnesinin en erken örneğini burada görmekteyiz.ayrıca tevrat konulu sahneler de blunmaktadır.
Fırında 3 ibrani genci
İshak’ın kurban edilişi
Kırnızı şerit içinde son akşam yemeği
Antik ve roma taht oturuşunda akşam yemeği
Birçok katakomplarda marty’lerin kemiklerini koymak için yapılmış krupta veya şapel olarak bilinen geniş mekanların duvarları düzeltilmiş ve ştuko ile kaplanarak bunların üzerine fresko tekniği uygulanmıştır.ilk hristiyanlan ölü gömme şekli roma pagan kültüründen bazı farklılıkları vardır.
Romada ölen yakılır.(colum baria)
Yakılma sonrasında küller kupalara konur.
Ama katakomplarda:ölü gömülür.
Ölüyü yakma işine kremasyon denir.hristiyanlıkta yoktur.
Hristiyanlıkta ve Yahudilikte ölü gömülür.bu benzerlikle pagan kültüründen farklıdır.
Hristiyanlar roma kanunlarına göre extra muralsistemine göre ölülerini şehrin dışına gömmüşlerdir.
DURA EUROPOS:suriye’nin Salihliye şahrinde 1932 fransız kazılarında bulunan resim sanatının ilk örneğini oluşturur.yerin altında iran saldırıları sonucunda üzeri örtülerek terk edildiğinden dolayı günümüze sağlam gelebilmiştir.bu ev-kilise yapısında vaftishane binası da bulunmaktaydı. Buradaki resimler hristiyan mezarlarındaki özellikle İtalya ve roma şehirlerinde bulunan resimlerle benzerlik göstermektedir.
Bu ev-kilise yapısının önemi;hristiyanlığın yasak olduğu dönemde hristiyanlıkla ilgili resimlerin olmasıdır.
Vaftiz bölümü:dikdörgen planlı,ahşap tavanlı bir bölümdür.iyi çoban isa ve adem-havva ile ilgili resimler vardır.
Duvar resimlerini işlerken;hellenistlik duvar komposizyonunun kullanıldığı görülür.duvar 2 ‘ye ayrılır.tevrat ve incilden sahneler duvarda yer alır.üslup;kahverengi,sarı,kırmızı,yeşil’dir.
Diğe odalerın duvar yerleşimi ise;antik dönemde görülen duvarın şeritler halinde kesilerek her çerçevesine ayrı bir konunun işlenmesiyle oluşur.
Ör/Santo pudenziana(4.yy):yapının arşitravında alçı kabartmalı haleli isa ile binaya girilir.
Erken dönem bazilikalarda görüldüğü gibi;apsisi çevreleyen kemer yüzeylerinde
Apsis yarım kubbesinde
Duvar yüzeylerinde mozaik tekniğindeki bezemelere yer verilir
Bu yapıda apsis kemerinde konuların işlendiğini görmekteyiz.buradaki konu ise;filozof isa altın tahtta oturur.etrafında azizler yada havarileri bulunmaktadır.konuşma ortamında bir hava anlatılmıştır.sağ-solda birer kadın ellerinde çelenk tutmaktadırlar.bu kadınlar pudenziana ailesinden hristiyanlığı benimsemişlerdir.ellerindeki çelenk ise;roma’yı temsil etmektedir.arka fonda Kudüs şehri tavir edilmiştir.ortada ise golgoto tepesi ve bu tepenin üzerinde büyük bir Latin haççı bulunmaktadır.şehrin üzerinde ise gökyüzü kırmızı-mavi-kahverengi tonlarıyla derinlik kazandırılmıştır.
Sağdaki kanatlı öküz;lukas
Soldaki kanatlı aslan:markus
Sağdaki kartal:Yahya
Soldaki kanatlı insan:matta bunlar incili yazan 4 havarileri temsil etmektedir.
Maria maggiore: yan nef duvarının panolarında bizans dönemine ait orijinal tasvirler yer almaktadır.apsisi bizans dönemine aittir.apsis etrafındaki zafer kemerinde 3 şerit halinde ilk kez isa’ya ait siklus kaarşımıza çıkar.bu sikluslar:
Santo costanza(324-26):italya-roma şehrindedir.rotand planlı yapıdır.özellikle tonozundaki mozaikler günümüze ulaşabilmiştir.klasik sanatın etkileri görülür.tüm mozailkler 4.yy’ın başına tarihlendirilir.
Günlük yaşamdan sahneler görülür.çiftçinin üzüm toplama sahnesi içinde asma yaprakları,insanlar,kuşlar resmedilmiştir.bu klasik dönem sanat anlayışını yansıtmaktadır.birbiri içine girmiş daireler ve bu daireler içine yerleştirilmiş kanatlı çocuk,kuş tasvirleri bulunur.
Galla placidia:serbest haç planlı bir mezar yapısıdır.haç kollar,haç kolu örten tonoz ve tonozun alınlık bölümü tamamiyle mozaiktir.antik unsurlarla birlikte hristiyan konuları da işlenmiştir.
Aziz georgios kilisesi(4.yy):selanik-yunanistan.rotand planlıdır.
Kubbe eteğinde
Duvarlarda
Kubbe içinde
Yer döşemesinde
Mozaikler kullanılmıştır.ama tarihlendirilmesi kesin değildir.
antakya mozaik müzesi(1-6.yy):bu tarihlendirmeler 3 ana döneme aittir.geç dönemi iyi mozaik örnekelrinin bulunduğu yerlerden biridir.duvar ve iyi gösteren üslublara sahiptir.justinionus zamanında bazans sanatı oluşmaya başlar.buluntu yerleri: harbiye-dephne
samandağ-seleukia
seçilen konular:yunan edebiyetı,yunan mitolojisi,doğa tasvirleri,klasik yunan’dan alınmasına rağmen kişileştirilmiş panolar,geometrik bezemeli panolar
sarhoş dionysos mozaiği:bir villada bulunmuştur.(4.yy)şarap tanrısı dionysos sarhoş olarak tasvir edilmiştir.kolunun altında ona yeardım eden genç elinde değnekle yerden güç alan çocuk vardır.resmi çevreleyen bordürün etrafı soyut ve geometrik desenlerle kare çerçeveyi sarar.
Dionysos çıplak ayaklarını trensfaranbir örtü ile kıvrımlar gösterilmiştir.ilk bakıldığında sarhoş olduğu belli değildir.bunun sebebi;figürün ‘S’ duruşuyla yani kalasik sanat anlayışıyla yapılmış,gösterilmiş olmasıdır.saç renginin tonları ışığın yansımasına göre verilmeye çalışılmıştır.vücutta da koyu-açık yerler,ışığın geliş yönünün vücuttaki yansımasını göstermektedir.güneş ışığının etkisnii vücutta leke olarak vermiştir.bunun sebebi;tesseradan oluşmuşlardır.ne kadar pürüzsüz görülse de;fırça kullanılmamışlardır.
Mevsimler mozaiği(2.yy):4 mevsimi simgeleyen kare çerçeveler içinde resmedilmiştir.9 panosu vardır.aralarına mitolojik konularyerleştirilmiştir.her köşesinde bir melek tasviri bulunur.bunlar:
MOZAİKLER TEMEL OLARAK 3 DÖNEMDE DEĞERLENDİRİLİR:
1.DÖNEM:EMPRESYANİST(İZLENİMCİ)dir.doğadakinin tasvir edilmesidir.ışık-gölge önemlidir.insanlar siluet halinde görülür.renkler tasvire leke görünümü verir.
2.DÖNEM:EXPRESYANİST(DIŞAVURUMCU)dur.steveron stili olarak bulunur.vücut düşüncenin anlatılması için sembol olarak kullanılmıştır.tüm perspektif kuralları doğru biçimde verilmeye çalışılmıştır.yüz ifadeleri konuyu anlatmaktadır.saçlar düzensiz bir kütle biçimindedir.detayların verilişinde doğallığa doğru bir kayış vardır.ör:4 mevsim mozaiğinin sonbahar-kış panosu mozaikleri.
3.DÖNEM:severon stilinde bir durgunluk izlenir ve geç antik dönemin üslub evresiyle başladığını söylemek mümkündür.bu dönem sanatta bozulma olarak tanımlanır.çünkü;arkaik,primitif üsluba bir dönüş tespit edilir ve sanatta doğulu etkiler başlar.aynı zamanda politik alanda bozulmaların olduğu dönemdir.İ.S’den sonra 274 civarında roma’da güneş tanrısı kültü hakimdir ve hristiyanlık ta yasal olarak geçerlidir.bu da açık olarak politik şeklin karışık ve kargaşa içinde olduğunu gösterir.inanç sisteminde putlara inanç azalmıştır.
Antalya’da durum ise;arap istilalarına mağruz kalmıştır ve dini duygular ön plana çıkmaya başlamıştır.ezpresyonizmdeki ifadeye verilen önem ‘bön bir bakışa,anlamsız ifadeye’bırakmıştır.gözler boşluğa boş anlamsız boş bakacak davranışlarda gösteriş hakim olduğu gözlenecektir.insan duruşunda;PRONTALİTE(profilden çizim) gözlenecektir.ör:orhheus mozaiği
ORPHEUS MOZAİĞİ:Figürler büyük olarak tasvir edilmiştir.elindeki lir’i çalıyormuş izlenimi yoktur.lir havada durur vaziyettedir.sadece liri tutar.figür prontaliteden çizilmiştir.vücudu örten kumaşın değiştiği görülür.kaba, vücudu göstermeyen giysi biçimindedir.
OCEANUS MOZAİĞİ:Saçın bukleleri belirtilidir.
Figüüür porteden büyük olarak tasvir edilmiştir.
Sakalındaki kıvrımlar belirgindir.
Yaşı belirgindir.genç görünümlü değildir.
Işık-gölge uyumu gösterilmiştir.
Arka fonda deniz-balık-kara tasviri bulunur.
KEMGÖZ MOZAİĞİ:Panonun ortasında iri bir göz bulunur.
THALASSA MOZAİĞİ:boşluğa bakan kadın portesi tasvir edilmiştir.
Figür iridir.
BALIKÇI MOZAİĞİ:balığın üzerinde olarak tasvir edilir.bakışlar anlamsız ve boştur.
BAKHUS DANSÇILARI MOZAİĞİ:kare panolara ayrılmıştır.dans eden kadınlar bulunur.onu çevreleyen bordür çerçevesinde bitki motifi vardır.
DİONYSOS VE ARİADRE MOZAİĞİ:3 boyutluymuş gibi gösterilen krepidoma ve 2 yanında giriş sütunları içinde kare panoda tasvir edilmiştir.
HERAKLES MOZAİĞİ:3. Evreye geçildiğini gösteren en açık mozaiktir.şişman,çirkin ama hala daha güçlü olarak tasvir edilmiştir.2 koluna sarılı yılanları öldürür görünümdedir.ancak herakles’in fiziksel olarak böyle tasvir edilmesi sanatın iyiyce bozulduğunu gösterir.
LAKEDEMONİA VE EURATOS MOZAİĞİ(4yy): 2 nehir kişileştirilmiştir.
OCEANUS VE THETİS MOZAİĞİ
YEMEK MOZAİĞİ:Santo contanza’daki gibi havada kaplar,insanlar tasvir edilmiştir.
Yemek bordüründeki tabağın içindeki yemek cinsi bile (balık)belirtilmiştir.
Çok küçük tesseralar kullanıldığı için;ışık-gölge,tabak biçimi,yemek cinsi çok açık bir şekilde belirtilmiştir.
Konstantin dönemine ait resimlerde ; sanatta bir değişim söz konusu,ancak bu yeni sanat anlayışında ortaya çıkan yeni bir üslub değil;önceki dönemde rastladığımız bazı özelliklerin bir araya getirilmesi görülür ve orta çağ sanatının konstantin zamanında başladığı düşünülür.sahne içinde yer alan figürlerin bir komposizyon içine yerleştirilmesi ve figürlerin perspektif kurallarına uygun verilmesinden uzaklaşılır.eski dönemdeki anlayış ortadan kalkar.primatif sanattaki prontal durış görülür.figürlerde birbir çizgi üzerine yerleştirilmiştir.sadece perspektif kurallarını zorlamakla kalmazlar,orantı da her konuda terk edilir.öönemli figürler diğerlerinden daha büyük gösterilir ve bu amaçla manzaraya ait elemanlar sahnedeki detayları 2.plana atılır.figürlerin arasındaki ilişki azalır.bazen izore edilmiş,figürlerle bile karşılabilirz.antakya konstantin villasındaki mozaikler 3 boytulu resmin bütün kurallarının geri gelmeyecek şekilde kaybolduğunu gösterir.sadece aleorik figürler ve av sahnelerinde 3 boyutlu anlatım üslubu görürüz.çünkü;bu resimlerde kaynağını klasik sanattan alırlar.bu dönemde ortaya çıkan bir takım özelliklerin de daha sonra Bizans sanatında da uygulandığını görürüz.bunlar:
ANTAKYA MÜZESİNDEKİ MOZAİKLER:JUSTİNYEN DÖNEMİNDE OLUŞTURULDUĞU KABUL EDİLEN;BİZANS SANATINA GEÇİİŞ DÖNEMİNE ÖRNEK OLUŞTURMASI BAKIMINDAN ÖNEMLİDİR.
BÜYÜK SARAY MOZAİKLERİ
İstanbul’da bulunur.6.yy dönemine aittir.saray kompleksi günümüze ulaşamamıştır.yer mozaikleri 70 metrekarelik bir alanı kaplar.avluyu çevrileyen şerit içinde masklar ve hayvan motifleri,geometrik desenler,bitkisel motifler bulunur.
Mozaikler içinde birbirinden ayrı,çeşitli konular vardır.
Katakomplarda ölümü anlatan mozaikler olmasına rağmen;
Sivil yapılarda taht kabul töreni,şölenler görülmesine rağmen BURADA GÖRÜLEN İŞLENEN KONULAR GÜNLÜK YAŞAM SAHNELERİDİR.
ANTAKYA MOZAİKLERİ 3 FARKLI YERDEN(HARBİYE-ANTAKYA-SAMANDAĞ)BULUNMASINA RAĞMEN;
İSTANBUL BÜYÜK SARAY MOZAİKLERİ TEK BİR YAPI KOMPLEKSİNDE BULUNMUŞTUR.
ANTAKYA MOZAİKLERİNİN ZEMİN RENGİ YUMURTA AKI TONUNDADIR.BU ÖZELLİĞİ İLE İSATNBUL BÜYÜK SARAY MOZİK ZEMİN RENGİNE BENZEMEKTEDİR.
Anlatılmak istenen figürler daha önce işlenmiş,bilinen sahnelerse hazır şablonlar kullanılmıştır.bu şablonlar geç antik döneminden aldıkları ve bilinen şablon olduğundan üslub bakımından daha başarılıdır.
ROMA COSMOS VE DOMİANOS KİLİSESİ
APSİS MOZAĞİ(530-560)
Hierarşi bir düzenleme vardır.hacın üstündeki haleli İsa ;beyaz elbisesi ile sağında ve solunda havrileri ,onların yanında aziz cosmos ve domianos bulunmaktadır.
Hierarşinin olduğunu ise;İsa’nın yanında halktan insan tasvir edilmemiş olması kanıtlamaktadır.insanlar ve İsa arasına melek yada havari girmektedir.bu melek yada havari insanla İsa arasında elçi konumundadır.onların yanındaki papanın elinde kilisenin maketini İsa’ya sunmaktadır.piskoposun elinde ise,eli bezle örtülü çelenk sunmaktadır İsa’ya.
Solda:papa felix-cosmos-petrus-İsa
Sağda:dönemin piskoposu-domianos-poulos-İsa
Bulunmaktadır.
SAN VİTALE(545)
Revana-italya’dır.mozaikleri günümüze ulaşamamıştır.yapının alt ve üst dehliz arasında yer aldığı görülür.bunlardan;
Apsis yarım kubbesinde
Zafer kemerinde
Bemanın 2 duvarında
Bema tonozunda
Kemer alınlıklarında yer alan mozaiklerdir.
BEMA:çapraz tonozla örtülüdür.bu tonozun içinde bitkisel motifler bulunur.süslemelerin mimari öğe içinde uyum olduğu görülür.tam merkezde çelenk içinde kuzu vrdır.her çapraz içinde birer melek u kuzuyu kaldırır görünümdedir.
APSİS ÜSTÜNDEKİ KEMER ALNI:üzerinde zafer tasviri bulunur.
APSİS YARIM KUBBESİNDE:merkezde İsa 2 yanında kanatlı melek ve onun yanında birer figür bulunur.bu kişi kiliseye itaf edilen aziz vitale’dir.
KEMER ÜZERİNDE:madalyon içinde aziz resimleri bulunur.bomposter resimleri cenneti sembolize ettirilmeye başlanıldığı görülür.
APSİS:İsa küre üzerinde oturur vaziyettedir.meleğin arkasında bulunan vitale elindeki çelengi İsa’ya sunmaktadır.isa elinde mühürlenmiş rulo tutmaktadır.arka fondaki çevre tasviri cennetten bazı görüntüler sunmaktadır.cennet ile ilgili olduğunu;arka fonu rengi olan altın yaldız ve tasvir edielen cennet ağaçları buna açıklamaktadır.
APSİS BORDÜRÜNDE:karşılıklı uçan melek arasına rozet tasvir edilmiştir.
Üslub açısından;
***apsis mozaiği altındaki bemanın 2 duvarında kuzeyde;justinyen,güneyde;karısı thedora ve saray mensuplarıyla tasvir edilmiştir.bu tasvir kutsal alanda halen yaşayan 2 kişinin figürünün bulunmasından dolayı ilginçtir.justinyen bu tasvirle’ben tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisiyim’ demektedir.bu tasvirin anlaşılması zor olsa da kralın verdiği menogominin yeni olmadığını bilmekteyiz.bu ilk kez akadlarda neramsin zafer stelinde görülmüştür.
***justinyen saray muhafızları ve piskoposlarla,theodora saray kadınlarıyla tasvir edilmiştir.
***bu tasvirdeki çalışan veya görevlilerin elindeki kapların içi görülmektedir.küçük su havuzunun içi dolu bir biçimde tasvir edilmiştir.bu perspektiften uzaktır.ancak figürler en ince ayrıntısına kadar ele alınmıştır.
RAVENNA.SAN APOLLİORE İN NOVVO(6.yy)
Kral theodorik,ARİENLERİN kilisesi olarak açılmıştır.Got krallığı yıkıldıktan sonra Katolikler kullanılmıştır.helenistlik bazalikadır.sütun ve kemerler yan neflerden ayrıma kullanılmıştır.kemer ile pencere arasına 3 şeritten oluşan düzende mozaikler yer almaktadır.(kuzey-güney uzantısı)genel olarak bakıldığında peygamberler tasviriyle karşılaşırız.cepheden çizilmişlerdir.mekanı dolduran figürlerdir.3 boyutun uygulandığı görülür.
KUZEYDEKİ 1.ŞERİTTE:koyu elbiseli Meryem kucağında İsa, 2 yanında 2’şer melek tasviri yer alır.isa’ya yönelen profilden çizilmiş hareket eder biçimde 3 elbiseli insan bulunmaktadır.doğudan getirdikleri hediyeleri İsa’ya sunmaya gelirler.bunların arka panosunda ise;İsa’ya yönelen elleri kumaş örtülü çelenk taşıyan rahibeler vardır.arka fon yine altın yaldız ve cennet tasviri bulunur.
GÜNEYDEKİ 1. PANODA:İsa büyümüş,sakallı-haleli olarak tahtta oturur.2’şer melek bulunmaktadır.isa’ya yönelmi çelenk taşıyan bu sefer azizlerdir.
BU KİLİSEDEKİ DUVAR TASVİRLERİ İÇİN;
İnsan tasvirleri sembol niteliğindedir.tasvirler şablon kullanılmış görünüm vermektedir.ifade,boş-amaçsız bakışlara sahiptir.gerçekten uzaktır.
Figürler soyutlanmıştır.
Arka fon cenneti anlatır.
Bunların hepsi Bizans sanatına geçişin başlangıcı niteliğindedir.
BATIDA:classe limanı tasvir edilmiştir.
İKİNCİ ŞERİTTE:Aziz ve peygamber tasvirleri bulunur.toplam 32 tasvir bulunur.
ÜÇÜNCÜ ŞERİTTE:en üstte güneyde;İsa’nın çektikleri
Kuzeyde;yetiştiği sahneler,mucizeleri bulunur.
BU SAHNELER KRONOLOJİK SIRAYLA DEĞİL;AMBONDA OKUNACAK HOMİLYALARA GÖRE SIRALANMIŞTIR.
BU SAHNELER:
Konular işlenmiştir.
PORENZO BAZALİKASI
Apsisteki Meryem tasvirleri en erken örnek olarak kabul edilir.mozaik 530-35 yıllarına tarihlendirilir.
SİNAİ AZİZE KATHERİNA MANASTIRI(565-66)
Apsis’te ilk defa incil’den alınmış olay tasviri bulunur.justinyen ve thedora tarafından yaptırılmıştır.metamorfisis sahnesi işlenmiştir.
İsa ayakta;dökümlü uçları altın yaldızlı beyaz elbise giymiştir.sağında ve solunda İlyas ve musa peygamberler bu olaya şahitlik etmektedir.isa’nın önünde çömelen ,yatan ve eğilen 3 havari de bu mozaikte gösterilmektedir.
Yunanca ‘resim’ demektir.ahşap,mermer,steatit,fildişi,altın,gümüş,tunç vb.olabilir.
Teknik olarak;kakma ve mozaik tekniğinde yapılmıştır.konuları ise;Tevrat ve İncil kaynaklı dini konulardır.
Çeşitleri:
Yuvarlak olanlar:klipeus
2 parçadan olanlara:diptikon
3 parçadan oluşanlara:triptikon
3’den çok parçalı olanlara ise:politikon denir.
Mısır’da geliştirlmiştir.bunlar;mumyalanmış kişinin üzerinde ölünün portresini veren balmumu ile yapılmış resimlerdir.roma döneminde klipeus üzerine imp.portreleri yapılmıştır.Ortodoks doğu hristiyanlar bunları taşınabilir malzemelerle dini amaçlı konular çizilmiştir.
Templum duvarının gelişimi ikonostasis’ in gelişimiyle paraleldir.
Belli düzen için resimler yerleştirilir.her resmin nerde durması gerekli kurallar bulunur.
İkonolar ayrıca sefere çıkarken sancak gibi ordunun önünde taşınırdı.
İbadet sırasında da ikonolar kullanılmıştır.
En erken örnekleri 6.yy’a aittir.
Bu dönemde kullanılan teknik balmumu (enchaaustic)tekneğinde yapıldığı görülür.
6.yy’dan sonra tempera tekniği kullanılmaya başlanılmıştır.
Sina’daki ikonolar genellikle ; oturan ve büst tasvirleridir.bu tipler olasılıkla roma geleneğindeki porte geleneğiyle gelişmiştir.ayrıca sina’daki büyük boyutlar kişisel ikonolardan farklı olduğu görülür.çünkü;kişisel ikonolar 40 cm boyutlarındadır.
PAPİRÜS: aslında bitkidir.ince uzun kesitlere bölünür ve üst üste getirilerek ezilir.ikinci aşamada bitkinin salgısı dökülerek güneşte kurutulur.tek taraflı olarak yazılır.
Genelde resmi belge ve yazışmalarda tercih edilmiştir.rulo şeklinde kullanılır ve saklanmıştır.mısır kökenlidir.ilk kez mö.4000 yılında, Bizans döneminde rulolar sadece erken dönem el yazmalarında görülür.
PARŞÖMEN:deri kireçli suda bekletilir.dış deri etten sıyrılır.deri sünger taşıyla ezildikten sonra kireç sürülerek kullanılır.
Bizans’ta genelde kullanılan yazı malzemesidir.hammaddesi deridir.mö.195-158 yılları arasında ilk kez Bergama’da yapılmıştır.
Kodex’e dönüşümü ms.4.yy’da görülür.
Yazı ve minyatür için 6.yy Bizans el yazılarında kullanılan parşömen, başkentte üretilip kırmızıya boyanarak şekillenmesiyle yeni isim alır.buna PURPURLU EL YAZMALARI denir.
11.yy’dan sonra yerini kağıda bırakmıştır.erken dönemde büyük harflerle yazılmış bir el yazmasının üzerine kazılarak üzerine küçük harfli yazı yazılmışsa bu yazmalara PALİMPSET denir.
KAĞIT:çin’de imal edilmiştir.8.yy’da doğuda Arabistan’da yaygınlaşmıştır.11.yy’da batıya Bizans’a gelir ve 12.ve 13.yy’da kendileri üretmeye başlarlar.
EL YAZMALARINDA ŞEKİL
RULO:resmi yazışma, antlaşmalarda kullanılmıştır.4.yy’da kullanımı sona ermiştir.ancak 9 yy.’a ait VATİKA YEŞU RULOSUNUN bulunması yaygın olmasa da kullanıldığı görterir.
KODEX: CİLTLENMİİŞ KİTAP anlamındadır.2.yy’da ortaya çıkmıştır.6-7.yy’da yaygınlaşmıştır.minyatür sanatı için de geniş ufuklar açmıştır.çünkü;tasvir daha ayrıntılı ve zengin verilebilmiştir.
EL YAZMALARINDA SANATÇI VE ATOLYELEER
Atölyeler patrikhanelere, manastıra, kütüphanlere bağlıdır.ayrıca saray içinde de kurulduğu görülmüştür.
Sanatçılar ise;imza ve isim kullanmadıkları için kimlerin atölyede çalıştığı bilinmemektedir.ancak yapılan üslub analiz araştırmalarıyla hangi sanatçıların bulunduğu bilinmektedir.
Atölyeler; Antakya, İskenderiye, Kudüs’ e kurulmuştur.
El yazmaları veya minyatürün grup sanatçılar tarafından ortaklaşa yapıldığı düşünülmektedir.ancak imza bulunmaktadır.ama rahibelere veya manastırda yaşayan kişiye adandığı bilinmektedir.
EL YAZMALARININ ÖNEMİ
Anıtsal resim sanatı örneklerinin tarihlenmesinde, üslup ve ikonografik araştırmalarında bize yardımcı olan eserlerdir.
El yazmaları 6.yy’da ortaya çıkmıştır.bu bize bu dönemin resim sanatını aktaran önemli birer veridir.
Çeşitli türlerin olması bize imparatorluğun sosyoekonomik yapısını, kültürel ve sanat anlayışı hakkında bilgi sağlamaktadır.
MATERİA MEDİCA
En erken minyatürlü elyazmalı kitap örneğidir.
Yazarı:dioskorides’tir.
Orjinali günümüze gelememiştir.kopyaları ulunmaktadır.ilk kopyası; ms.1083; en son kopyası ise;II.ahmed zamanına aittir.
I.yy’a ait medikal metinler ve bu metinlere uygun minyatürler yer almaktadır.
RABULA İNCİLİ
Zagba’daki Rabula Manastırında yapılmıştır.
586(6.yy) tarihlidir.materia medica’dan sonra tarihi ve yapıldığı yer kesin olan el yazmasıdır.
Suriye kökenli bir el yazmasıdır.
Kanon cetveli denen buluş ortaya çıkmıştır.bu cetvelde 4 incil’deki
Benzer ayetleri aynı sayfaya yazarak farklılıkları- benzerlikleri anlatmak için kullanılan karşılaştırma şeklidir.bunlae sütunla atrılmış olduğu için aynı çerçeve içinde gösterilir.
BU EL YAZMASINDA HAKİM OLAN SURİYE ETKİSİ:figürler;kısa boylu,başlar; büyük, gözler; iri’dir. İsa’nın çarmıha gerime sahnesinde İsa elbiseli resmedilmiştir.bu sahne SURİYE ETKİSİNİ çağrıştırır.
ROSSANO İNCİLİ
İtalya başpiskoposluluk müzesinde korunur.
Büyük harflerle yazılması ERKEN DÖNEM özelliğini yansıtması yanı sıra gümüş ve purpurlu olması başkentte üretildiğini ve 6.yy’a ait olabileceğini gösterir.
Figürler; başlar;büyük,vücut;uzun- ince, gözler iridir.ancak; yüzlerdeki mimiklerin anlatılmasına önem verilmiştir.ayrıca, figürler arası iletişimle olay istenen kadar gerçek anlatılmıştır. Bu doğa üslubunun özelliğinden yararlandıklarını gösterir.
KODEKS SİNOPENSİS( SİNOP İNCİLİ)
Sinop’tan yurt dışına götürülmüştür.
Üslup olarak Rossona İncili’ne benzer ve Yakındoğu sanatçıları tarafından yapıldığı düşünülür.
erken dönem el yazmalarındandır.
VİYANA İNCİLİ
Türkiye’den gitmiş bir eserdir.
Erguvani(purpurlu) el yazması büyük harflerle gümüş yazılıdır.bu özellikleri bakımdan 6.yy’a tarihlendirilir.
Parşömen kağıda yazılmıştır.
Yazı ve minyatür bir aradadır.
Tevrat, İncil konuları yer alır.
Minyatür oran-orantı yoktur.
Rulo geleneğinden kodexe geçiş söz konusudur.bunu ise; olayların bir flim gibi ararda sıralanan sahneler ile anlatılmasından ve ayrıntının yer almasından anlamaktayız.aynı resimde, aynı figürlerle farklı olaylar, hikayeci olarak anlatılmıştır.
ÜSLUB ÖZELLİKLERİ BAKIMINDAN BU EL YAZMASINDA:
Ayrıntılı mekan ve doğa tasvirleri yoktur.anlatılmak istenen kadar tasvir yapılmıştır.
Figürler hareket halindedir.
Olaylar hikayeci olarak anlatılmıştır.
Canlı renkler kullanılmıştır.
Hayvanların işleniş gerçekçi değilse bile bize ne olduklarını gösterir niteliktedir.
Klasik sanattan farklılaşma görülür.
&&&&RESİMLER SEÇİLİRKEN;resmin mekanla ilişkisine ve mekanların görev ve sembolik anlamlarına bakılır.bunların yanı sıra liturjik eserler önem taşır.bani ve sanatkarların katkıları sınırlıdır.din geleneklerine göre; kilisenin azizi, patronu yapıda tasvir edilir. İsa, Meryem ve havariler daiama tasvir edilir.
&&&&KİLİSE MEKANLARIYLA RESİM OLUŞUMUNDA;narteks,naos ve bema görevleriyle dağılım göstermiştir.
NARTEKS:atlara en uzak yer olduğundan yer alan sahneler I.derece önemli resimler değildir.genellikle;bani tasvirleri yapılır.imparator tasvirleri yapılmıştır.menologya tasvirleri yapılmıştır.vaftiz sahneleri anlatılır.vaftizci Yahya siklusları
NAOS:Mimari özellikleri, büyük boyutları ve önemi ile dini bayram sahneleri ter alır.
İkonoastasis: erken dönemde TEMPLUM bema’yı ayıran bölüm orta bizansta ikonostasis duvarı tamamen kaplayacak hale gelir.
BEMA:kominyon sahneleri yer alır.resimlerin düzeni;verdikal ve horizontal olarak esas alınmıştır.bu kronolojiye göre yatay yada statüye göre dikey anlatımlardır.
&&&&&&&&:büyük bir kilise ise;tüm I.derece sahneler bemaya sığdığı için her bölüm kendi özelliğini yansıtabilir.AMA küçük bir kilisede öneme göre yer alsada I. Derece sahneler tüm bölümlerine yayılabilir.dikey konumda kubbede: İsa tonozda: Meryem siklusu veya 12 bayram sahnesi altta ise:azizler yer alır.yine statüye göre yer aldığı görülür.
Orta Bizans döneminden itibaren kilise içindeki serim yerleşimleri ve mekanların sembolik anlamları düzene girer,kuralları belirlenir.
Resimlerin yerleşimleri mimari özelliklere bağlıdır.bu dönemde yapılan ve kullanılmaya başlayan ‘kapalı yunan haçı’ planı resimlerin yerleşiminde de en uygun sistemi sağlar.
KAPADOKYA BÖLGESİ
Pentikos (göreme ve çevresi)
ilk kez ‘karoma’ şeklinde 600 yılı civarına tarihlenen ve aziz hieron’un yaşamını anlatan belgede geçer.
Avcılar- piskopos şehri
Avanos- başka bir merkez
Vira şehri- başka bir merkezdir.ama göreme- Avanos arasındaki güllüdere, çavuşin gibi hristiyan yerleşimlerinin orijinal adları hakkında bilgi yoktur.ama 451’deki Kadıköy konsili’nde yer alan yerleşim yeri olan aziz prokopius şimdiki Ürgüp ile özdeşleştirilen kale, yer adları vardır.kitabeleri ise, çok az olmakla birlikte aydınlatıcı özellikte değildir.bilinen tavşanlı kilisesi, büyük güvercinlik hahios ıoannes kilisesi’ndeki yazıtlarda Kapadokya adı geçer.
Batı dünyasının keşfetmesi 18.yy’a rastlar.bilimsel araştırma ve yayınlanması ise 19.yy’da yapılmaya başlar.
IHLARA AĞAÇALTI KİLİSESİ
‘T’ tipi haç planlı kayaya oyulmuşmekanlardan oluşur.
Kubbede:göğe yükseliş sahnesi
Güney kolda:
– doğusunda;müjde
kuzeyinde: Meryem ve elizabeth
batısında: 3 müneccim kralı
kuzey kolda:
doğusunda: mısır’a kaçış
kuzey tympanon: İsa’nın vaftizi
batısında: kaimesis
batı kolda:
alınlık bölümünde aslanlar arasında daniel genelde devetüyü,kahve tonları,beyaz ve yeşil renkler kullanılmıştır.
Daniel : Tevrat kökenli peygamber dir.
TOKATLI KİLİSE YAPI TOPLULUĞU (10.YY BAŞI )
4 farklı yapı evresine sahiptir.dikdörtgen tek nefli kilise iptal edilerek 3 nefli kuzeye doğru yeni kilise yapılmıştır.eski kilisede giriş koridoru olarak kalmıştır.
Yapıda 34 sikluslu İsa sahnesi yer alır.tonoz ve duvarların üst bölümlerinde yer alır.
Güney ve kuzey tonoz yüzeyi 3 şeride ayrılır.
Su deneyi ve anastasis sahnesi hariç hepsi İncil kaynaklı sahnelerdir.
Sahneler kronolojik olarak saat yönünde yerleştirilmiştir.sahne aralında ise bölüm ayrımları yoktur.
Sahneler tonozun güney yarısının doğu yüzünden başlar, anastasisle sona erer.ama kronolojiye uymasına rağmen göğe çıkış ve metamorfasis öneminden dolayı bu sıralamada yerini almaz.
*********** ağaçaltı kilisesinden farkı ise; tokatlı kilise yapı tıpluluğunda 3 müneccim kralı farklı yaş tiplerinde gösterilmiştir ve ellerinde kutu tutmaktadırlar.ama ağaçaltı kilisesi resimlerindeki bu 3 müneccim kralı aynı yaşta tek tip gösterilmiştir.ayrıca tokatlı kilise topluluğunda daha plastik görünüm ile karşılaşırız.orantı bozuktur.büyük kafa, Kısa kollar, uzun vücudlar vardır.azizler boydan boya gösterilmiştir.bordür içinde yer alırlar. Sahne anlatımında ayrım bordürleri görülmez.bir bütünmüş gibi anlatılmıştır.
Geç Antik ve Bizans Sanatı
Yorum Yaz