7.Mayıs 1975 günü alınan kararla kulüp Beyoğlu’ndaki işlevini yitirmiş ve Çiftehavuzlar Cemil Topuzlu Caddesi 40/42 adresine taşınmıştır.Halen faaliyetlerini burada sürdürmektedir. BÜYÜK KULÜP, Osmanlı’dan bu yana devam edebilen en büyük kulüptür.
Kırım Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti’nin hızlı bir şekilde Avrupa kapitalizminin çarkları arasına girmesi ve buna paralel olarak yabancıların ve gayri Müslim Osmanlı vatandaşlarının daha rahat bir şekilde ticaret hayatına girmeleri ile 1860’larda Galata’da, Avrupa’nın borsalarından farklı, kendine has bir yapıya sahip büyük bir para pazarı oluşmuştur. 1866’da Prusya -Avusturya, 1870’de ise Prusya-Fransa savaşları nedeni ile Avrupa’dan borç alamayan Osmanlı Hükümeti, kısa vadeli borçlar için Galata’ya yönelmiş ve bu tutum gün geçtikçe kanıksanan bir çözüm yolu olmuştur. Osmanlı Devleti’nin Avrupa’dan kendi başına borç alamaması karşısında Galata bankerleri daha da önem kazanmıştır. Galata sermayesi Osmanlı hükümetini hiçbir zaman boş çevirmemiş, ancak borç verme koşullarını ağırlaştırarak, gittikçe daha büyük ve sağlam garantiler istemiştir.
1870’lerde Galata bankerleri Osmanlı maliyesini ve bütçesini tamamen kontrolleri altına almışlardı. 1874-1875 bütçesini hazırlayan ve kontrol eden heyetin içinde iki ünlü Rum banker Yorgo Zarifi ve Hristaki Zografos’un bulunması bu durumu daha da netleştirmektedir. 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı sırasında yine Avrupa’dan borç alamayan Osmanlı Maliyesi tek para kaynağı olarak Galata bankerlerine sarılmıştır. Galata’nın Rum bankerlerinin etkisi 1900’lerde azalsa da izleri Cumhuriyet dönemine kadar devam etmiştir.
Tüm bu ekonomik karmaşaya birde Avrupa’nın deyimi ile ‘’Doğunun hasta adamı’’nın pay edilme çabaları eklenince Osmanlı toprakları kurumsal ve bireysel sermayedarların buluşma noktası haline gelmiştir.Eskiden beri Ermeni,Yahudi,Rum,Levanten ve Asuri ahalinin elinde olan sosyo-ekonomik yapıya bu dönemlerde birde Avrupalı siyaset,tüccar ve asker guruplar katılınca Osmanlı toprakları tam bir pazar yeri havasına bürünmüştür.O dönem gezginleri özellikle İstanbul ve İzmir için ‘’Doğunun Paris’i’’ demektedir.Avrupa şehirlerini aratmayacak devasa hanlar,oteller birbiri sıra açılmakta,cafe,restaurant ve pastahaneler bu karmaşık insan kitlelerinin sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını görmektedir.Küçük boyuttaki işler için Cafe bar türü yerler sosyo-ekonomik ihtiyaçları karşılasa da,daha büyük hedefler için bir araya gelecek siyasetçi ve iş adamları için yetmemektedir.
1830’lu yıllarda aynen kulüp nitelikli ama ”Cercle=serkl”diye anılan cemiyetler belirdi.Cercle daha önce sadece,çember anlamında kullanılıyordu.Yeni anlayışı ile”daire şeklinde toplanmış insanlar grubu”nu tanımlar sayılmıştır.Bu bir dayanışma anlamı taşımaktadır.Günümüzde ”yuvarlak masa toplantıları” bu kelimenin mirasıdır.İlk dönemlerinde siyaset,edebiyat ve sosyal konuların tartışıldığı,yeme içme ihtiyaçlarının görüldüğü bu yerlere,daha sonra spor ve iskambil oyunları da eklenmiştir.
Biz bundan sonrasında kelimeyi KULÜP olarak analım.
Cercle d’sport oriental kurucuları itibari ile İngiliz,Fransız,Alman ve Osmanlı tebaasına bağlı diğer azınlıklardan oluşmaktadır.Tahmini üyesi 30 ile 60 arasındadır.Kulüp daha sonrasında da gelenek olacağı üzere 1 Kasım da açılmakta,Mayısın son günü kapanmaktadır.Şu ana kadar elimizde toplantı mekanı hakkında bir bilgi bulunmamakla beraber genel kanı,elçilik binası yada bir otel salonunun kullanılması şeklinde olduğudur.
1 Kasım 1869 yılında hizmete başlayan kulüp,1881 yılında yeni bir kulübün kurulma zorunluluğu göz önüne alınarak işlevini yitirir.Bu kararın alınmasında amaç,Osmanlı topraklarında çıkar çatışmalarının artması ve güçler dengesinin değişmesi şeklinde ifade edilebilir..Kurucuları ve üye listesi göz önüne alınınca bu şahıslar üst düzeyde Osmanlı topraklarının,sosyo-ekonomik ve siyasi kararlarında söz sahibi insanlardır
Başkanlığını Büyük Britanya elçisi Sir Alfred Sandison’un yaptığı bir grup üye 1 aralık 1881 tarihinde elçinin özel dairesinde bir araya gelir.Toplam 90 üye sağlanmıştır,9 kişilik bir hazırlık komitesi seçilir.Sandison başkan,Graziani,Wrench,Th.Mavrogordato,Testa,Kont Collobiano, Vigoureux, Wallace, Bertrand üye, Alex Spandony de sekreter olarak atanır.
19 Mart 1882 tarihine kadar ön çalışmaları süren yeni yapılanma bu tarihte Alman Büyük elçiliğinde toplanarak,Alman büyük elçisi Baron Hirscfeld başkanlığında oturum açarlar. Tüzük belirlenir ve klüp ismi ”CERCLE D’ORİENT”olarak belirlenir. CERCLE DU SPORT ORIENTAL’den devralınan, 110 lira 25 kuruş yeni kulüp’e devrolunur ayrıca üyeleri de yeni kulübün kurucuları sıfatını alır. Yıllık faaliyetler 1 Kasım günü başlayacak, Mayıs ayı sonu bitecektir. Kapanışın bu ay olması İstanbul İnsanının yazın adalar ve yazlıklarına çekilmesindendir. Kısaca kulübün tüzük içeriğ i”Bir sosyal kulüp olarak içinde yemek, oyun, okuma odaları bulunan mekan ve hizmetler şeklindedir. Siyaset yasaktır”
27 Mart tarihinde gizli bir oylamayla kurucu ve idari üyeler belirlenir tüzük son şeklini alır.
BAŞKAN: Muhsin Han (İran büyük elçisi)
BAŞKAN YARDIMCILARI: Baker Paşa ve Alman büyük elçisi Baron Hirscfeld
ÜYE: Eugenidi, Spandony, Kont Collebiano, Graziani, Münir Bey, Testa, Sandison, Ternau Bey, Wallace.
Burada ilginç olan konu Padişah Abdülhamit’in en yakın çalışanları ve bir damadının liste dışında kalmasıdır.İzzet Beyin liste dışı kalması ile üyelerden biri sultan damadı ikisi Avrupalı 2 üye istifa ederler.Geriye sadece Sultan mabeyincisi Münir Bey kalmıştır.Klüp saraya çok yakın durmama eğilimindedir!Öyle anlaşılıyor ki Avrupalıların Osmanlı topraklarında sadece kendilerinin egemen olduğu,hiç bir yerli unsurun olmadığı yapılanma istedikleri ortadadır.İran büyükelçisi ve Münir Beyin yönetimde olması sarayın kuruluşuna yasak konacağı kaygısına bir ön tampon olmaktan öteye değildir.
Böylece kuruluş süreci başlayan kulübün 78 üyesinden 59’u Osmanlı uyruğunda olmayanlardan oluşmaktadır.Tek Müslüman üye İran elçisi Muhsin Han’dır.Bir diğer ilginç konu da 1883 yılı zabıt defterinde ”R.Kennedy imzasının olmasıdır,1960’larda ABD Cumhurbaşkanı olan John Kennedy’nin büyük babası R.Kennedy’dir.Bu konu ayrı bir araştırmaya konu olabilecek ilginç bir kaynaktır!
Kulüp binası için Abraham Paşa’nın Pera’daki arsasına yapılacak bina seçilmiş,bu bina yapılıncaya kadarda 1882 Temmuz’unda Tepebaşındaki Hotel ROYAL,1883 yılı Haziranından itibaren de Hotel d’Angleterre kullanılmıştır.
Mimarlığını Alexsandre Vallaury’nin yaptığı Abraham Paşaya ait yapının 5 aralık 1883 yılında bitmesiyle de aynı gün kulüp bu binaya taşınmıştır.Serkldoryan olarak adlandırılan bina bugünün Emek sineması olarak tanınan,SESAM ve meşhur İnci pastanesinin olduğu bloktur.Bina bugünde halk arasında Serkldoryan binası olarak tanınır.Serkldoryan binası,aynı zamanda Club des Chasseurs de Constantinople’nin (İstanbul Avcılar Kulübü) merkezidir.Binanın arkasındaki geniş alan (şimdiki Emek Sineması’nın yeri) kulübe gelen müdavimlerin faytonları için park yeriydi. Bazı günlerde ise kulübün genç üyeleri bu bahçede atçılık sporu yaparlardı.Kulübün tefrişi için 1884 yılında 3000 altın harcamışlardır. Gümüşler, porselenler, mobilyalar ve örtüler Fransa ile İngiltere’den satın alınmış, halı, soba, lamba ve avizeler yerlidir. Binanın elektrik tesisatı 1908 yılında yapılmıştır.
1912’de bahçenin bulunduğu geniş alanda patinaj sporlarının yapıldığı bir merkez inşa edildi. Skating Palace adı verilen bu yeri Ruşen Eşref Ünaydın, kadınlı erkekli seyircilerle tıklım tıklım dolu olan ‘‘hem hünerli bir patinaj, hem sportif mondanite, üstelik bir de futbol gibi ihtiraslı bir hokey maç alanı oldu’’ diye anlatıyor.Patinaj sahasının bulunduğu yer 1924’te Melek Sineması olarak hizmete açıldı.
Sinemanın sahibi Osman İpekçi Varlık Vergisi yıllarında çok büyük sıkıntılar çekince 1943’te binayı İstanbul Belediyesi’ne sattı. Belediye, 4 Ocak 1957’de binayı Emekli Sandığı’na devretti. Melek’in adı Emek Sineması olarak değiştirildi.Şu an Emek İnşaat ve İşletme A.Ş’nin mülkiyetindedir.Kulübün resmi dili Fransızcadır,1930 yılında Alaiyeli Mahmut Bey’in teklifi üzerine toplantı tutanakları Türkçe ve Fransızca olarak düzenlenmeye başlanmıştır
Binanın alt katı Sosyal hizmetler olan yeme içme,okuma salonlarından oluşmakta,bazı katlarda kente yeni gelen diplomatlar ikamet etmektedir.Bu dairelere “Dame de societe=sosyete hanımı” dışında kadın sokulması yasaktır!!.
Fransız ağırlıklı Osmanlı ve İtalyan mutfağı, zengin şarap kavı, balolarıyla ünlüdür.İlk elektrikle aydınlanma, CERCLE’de yaşanıyor.
Okuma odasına daha o zamanda Le Figaro, Le Temps, I’llustration, La vie Pariseenne, The Times, New York Herald, Messager Russe gazeteleri ve dönemin dergileri geliyor, oldukça zengin bir kitaplığı da vardır.Klubün en büyük gelir kaynağı oynanan iskambil oyunlarından alınan gelirdir.
Her ne kadar kuruluş tüzüğünde siyaset yasağı olsa da bu kağıt üstünde kalmış klüp döneminin en ağır toplarını bünyesinde ağırlamış pek çok siyasi kararda belirleyici mekan olmuştur.CERCLE, öylesine bir odaktı ki, İtalya Elçiliği Müsteşarı Garbasso’nun, Libya için Osmanlı Devleti’ne savaş ilanının notasını,29 Eylül 1911 gecesi Sadrazam İbrahim Hakkı Paşa’ya orada,her zamanki gibi briç oynarken sunduğu söylenir.İstanbul, işgal altına girdiğinde bu kez işgal kuvvetlerinin komutanları CERCLE’in yönetimini ele alırlar. Ancak… Ankara hükümeti artık savaşı kazanacağını belli etmektedir.Yeni başkan için savaşın sonucu beklenir. İstanbul’daki en eski büyükelçi olarak Baron de Wangenhein başkan vekilliğine getirilir.1923 sonrası Cumhuriyet Türkiye’si CERCLE’e ağır toplarını gönderir. Örneğin Yahya Kemal, Necmettin Sadak, Celal Bayar, Yunus Nadi, Ali Fuat Cebesoy Paşa yeni üyelerdir. Şükrü Kaya, önce başkan yardımcısı, sonra başkan olur.
CERCLE D’ORIENT’ın adı 23 Nisan 1944’te BÜYÜK KULÜP’e dönüşür.
7.Mayıs 1975 günü alınan kararla kulüp Beyoğlu’ndaki işlevini yitirmiş ve Çiftehavuzlar Cemil Topuzlu Caddesi 40/42 adresine taşınmıştır.Halen faaliyetlerini burada sürdürmektedir.
BÜYÜK KULÜP, Osmanlı’dan bu yana devam edebilen en büyük kulüptür.
Döneminin en önemli kararlarına şahitlik etmiş,döneminin sosyo- ekonomik yapısında belirleyici olmuştur.Halk arasında”Mason Kulübü”olarak bilinir.
Konuya tabii olan markalar:
Şu ana kadar 1 ve 5 liralık birimlerine rastlamıştır.Bu tutarda bir jeton gündelik yaşam için oldukça yüksek bir bedeldir,bu sebeple iskambil oyunları için kullanılmış olma ihtimali yüksektir.
Osmanlı’ya Masonların İlk Gelişi
Yorum Yaz