ANTİK ÇAĞDA YÜZÜK VE YÜZÜK TAŞLARININ
KULLANIM AMAÇLARI
İnsanoğlu var olduğu günden itibaren, değerli ve yarı değerli taşların renkli ve
çarpıcı görünümlerinden etkilenmiş, bu taşları işleyerek tanrı, tanrıça ve krallarına
sunmuşlar, tapınaklarını süslemişlerdir. Aynı zamanda süs taşlarına mühür, amulet gibi
pek çok işlevsellik yüklenmiş ve zenginlik, statü göstergesi olmuştur .
Antik yazarların birçoğu, yüzük ve yüzük taşlarından bahsettikleri bilinmektedir.
Fakat yazdıkları metinlerin birçoğu günümüze ulaşmamıştır.
Süs taşları hakkında bilgi veren antik yazarların en önemlileri M.Ö IV. yüzyıl
filozofu Theophrastos ve M.S. I. yüzyılda eserlerini veren Yaşlı Plinius’tur.
Theophrastos MÖ. IV. yüzyılda kaleme aldığı On Stones (Taşlar Üzerine) adlı eserinde
taş çeşitlerinden bahsetmektedir. Bu eser, tarihte minerolojinin sistematik anlamda ele
alınan ilk denemesidir. Yaşlı Plinius, Naturalis Historia (Doğa Tarihi) adlı kitabında
değerli ve yarı değerli taşlar hakkında bilgiler vermiştir. Bu çalışma minerolojik
anlamda antik çağda yazılmış en iyi eser kabul edilmektedir. Plinius, yüzük taşları
üzerinde detaylı çalışmalar yaparak, taşların sertliği, saydamlığı, iletkenliği hakkında
bilgiler vermiştir.
Bu yazarlar dışında; Aeschylus (MÖ. 525-456), Sophokles (MÖ. 495-406),
Herodotos (MÖ. 484-485), Euripides (MÖ. 480-406), Aristophanes (MÖ. 448-380),
İsokrates (MÖ. 436-338), Aristotales (MÖ. 384-322), Diodorus Siculus (MÖ. I.
yüzyıl), Strabon (MÖ. 64-MS. 25) Diogenes Laertius (MS. III. yüzyıl) eserlerinde yüzük ve yüzük taşları hakkında bilgi vermişlerdir. Herodotos ve Diogenes Laertius
Solon kanunlarında yüzüklerin kopyalarının yapılmasını engellemek için yüzük taşları
hakkında hükümler yer aldığını söyler.
Yüzük taşlarının işlevlerine genel olarak bakacak olursak;
1.1. Mühür Amacıyla Kullanılan Yüzükler
Mühürler antik çağ yaşamının önemli bir parçasıdır. Yüzükler üzerine işlenen
çeşitli betimlerle yüzüklere mühür işlevi kazandırılmıştır.Mühür yüzüklerin ilk olarak
Assurlular ve Hititler tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Greko-Pers ve Hellenistik
dönemde oldukça yaygındır. Özellikle Roma döneminde aynı zamanda statü
göstergesi olmuştur. Roma döneminin ilerleyen zamanlarında ise yiyecek maddelerine
kadar her şeyin damgalandığı ve belgelere bağlandığı bürokratik bir dönemin başlaması
sonucunda mühür yüzükler her vatandaş için bir ihtiyaç durumuna gelmiştir.
Antik yazarlardan öğrenildiğine göre mektuplar, yağ-şarap gibi erzaklar,
kıymetli eşyalar ve kapıların üzerleri mühürlenerek garanti altına alınmıştır. Ayrıca
mülkiyet ve yetkiyi belirtmek, söylenen sözleri tasdik etmek için mühür yüzükler
kullanılmıştır. Antik çağdaki mühürler günümüzdeki, imza, damgalanmış zarf, asma kilide
eşdeğer kabul edilebilir. Balmumu veya kile negatifi çıkarılarak kullanılan
mühür yüzükler, işlevsel kullanımının yanında süsleme amaçlı olarak kullanılmıştır.
Bu nedenle oldukça değerli ve pahalıdır. MÖ. 1800 yılına tarihlenen, Assur’ dan ele
geçen bir yazıta göre bir mühür yüzük yapmanın bedeli bir öküz veya küçük bir köleye
eşdeğerdir. Sahibinin isteğine göre şekillendirilen mühür yüzükler için zamanın moda
betimlemeleri hazır bulundurulmuş ve bunların içinden seçilen tasvir, sanatçı tarafından
yüzük kaşına veya taşına işlenmiştir.
Antik çağda mühürlenerek güvence altına alınmış objeler, sahte mühürlerle
açılabilmiştir. Solon, bu sahtekarlıkları engellemek için yüzük sanatçılarının mühürlerin
kopyalarını yapmalarını kanunlarla yasaklamıştır. Ayrıca insanlar bu sahtekarlıkları
engellemek için kendi aralarında çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. Örneğin mektupta,
mühürün cinsinden veya üzerindeki bezemeden bahsederek insanlar bu sahtekarlıkları
önlemeye çalışmışlardır. Genç Plinius kitabında, İmparator Trajan’ a gönderdiği
mektupta Parthia’ dan bir maden cevheri yolladığını ve bunu kendi yüzüğüyle
mühürlediğini yazmıştır. Lakedaimon Kralı Areios ise Yahudi Prensi Osias’ a
gönderdiği mektupta “Demotolos sana kare bir zarfta bir mektup verecek, mektubun
mühürünün üzerinde ise yılanı tutan bir kartal betimlemesi bulunmakta” diye bir not
eklemiştir. Plautus’un askerinin mektubunda yazdığı gibi “mühürün yapıldığı
malzemeyi ikimizde kabul ettik” gibi bir ibare ekleyerek mektubu gönderenle, alıcı
arasında mektubun açılması engellenmeye çalışılmıştır. Agamemnon karısı
Clymnestra’ya mektubunu kölesiyle gönderirken, kölesinin mektubun güvende
olduğunu nasıl bilecek sorusuna, Agamemnon “(elinde tutuğun) mühür, mektubu
koruyacaktır” cevabını vermiştir.
Kişiler ölmeden önce mühür yüzüğünü güvenilir bir kişinin himayesine
bırakmıştır. Augustus’un Agrippa’ya, Alexander’ın Perdikkas’a mühürlerini miras
olarak verdikleri bilinmektedir.
İncelediğimiz yüzük taşları içerisinde, üzerinde sahibinin baş harfleri bulunan
monogramlı yüzük taşı (Kat. no:81) olasılıkla mühürdür.
1.2. Süs Amacıyla Kullanılan Yüzükler
İnsan var olduğu günden itibaren çeşitli takılarla çevresindeki kişileri etkilemek
istemiştir. Üst Paleolitik döneme dek geri giden bedeni süsleme ile ilgili pek çok
arkeolojik belge bulunmuştur. Bu dönemde süs, büyü ve sosyal davranış kavramları ile
birlikte süslenme ve takı taşımaya yönelik ihtiyaç da birden ortaya çıkmıştır. Bunun
sonucunda tarih boyunca takılarla birlikte yüzükler de işlevselliğinin yanında süslenme
amacıyla kullanılmıştır.
Antik çağda kadınlar ve çocuklar yüzükleri çoğunlukla süslenme amacıyla
takarken, erkeklerin kullandığı yüzüklerde ise mühür, rütbe göstergesi gibi işlevselliğin
ön planda tutulduğu bilinmektedir.
1.3. Amulet Amacıyla Kullanılan Yüzükler
Antik çağda yüzükler ve yüzük taşlarının bir kısmı kem göze karşı ve yüzüğü
taşıyanı koruma amacıyla amulet olarak kullanılmıştır. Erken dönemlerden itibaren bu
amaçla kullanılan yüzükler üzerine, kazıma veya kabartma olarak insan gözü, kurbağa,
Herakles düğümü, phallos gibi betimler işlenmiştir. Ayrıca yüzüğün malzemesine göre de
amulet olarak kullanıldığı bilinmektedir. Örneğin gümüş ve bronz gibi metal
yüzüklerin ve ametist, oniks gibi taşların kem gözlerden koruyacağına inanılmıştır.
1.4. Zehir Taşımak Amacıyla Kullanılan Yüzükler
Antik çağda yüzüklerin bir kısmının zehir taşımak amacıyla kullanıldığı
bilinmektedir. Zehir, yüzük kaşının içine, yüzük taşının altına konarak taşınmıştır.
Demosthenes ve Hannibal’in ölümlerine yüzüklerinde taşıdıkları zehirlerin neden
olduğu bilinmektedir. Capitoline tapınağının koruyucusu M. Crassus’un, Galler
tarafından tapınak ele geçirildiğinde yüzüğündeki zehirle intihar ederek öldüğü
bilinmektedir.
1.5. Asalet ve Rütbe Belirten Yüzükler
Takı geleneğinin başladığı günden itibaren, takıların yapıldığı malzemeler
sahibinin sosyal statüsüne göre değişiklik göstermektedir. Dönemine göre elde edilmesi
zor olan malzemeler genellikle zengin sınıfın takılarında görülmüştür. Zamanla
yüzükler kişinin bulunduğu halk sınıfı veya rütbesi ile ilişkilendirilmiştir.
Asalet ve rütbe göstergesi olan yüzükler özellikle Roma döneminde yaygın
olarak kullanılmıştır. Romalılar bu geleneği Etrüsklerden almışlardır. Askerlikte rütbe
gösteren yüzükler sağ elde kullanılmıştır. Cumhuriyet döneminin çöküş yıllarında, asker
olmayan kişilere altın yüzük bahşedilmiştir. MÖ. 43 yılında Asinius Pollio, Cicero’ ya
yazdığı mektupta; Quaestor Balbus’ un aktör Herennius Gallus’ a altın bir yüzük
verdiğini ve onun şövalyeler gibi tiyatronun ilk ondört sırasında oturma hakkını elde
etmesini hiddetle anlatmıştır. İmparator Augustus bilim adamlarına ve atlı sınıfa altın
yüzükler ihsan etmiştir. Altın yüzüklerin kuralsız verilmesini önlemek için MS. 23’ te
senato tarafından alınan karar gereği, sağ ellerinde altın taşımak için kişinin sadece iyi
geliri olması yetmediği bilinmektedir. Bunların hür doğmuş bir baba ve hatta
büyükbabanın sülalesinden gelmiş olmaları gerekmektedir. Fakat alınan bu senato
kararının pek etkili olmadığı bilinmektedir.
Altın yüzüklerin Roma döneminin ilerleyen dönemlerinde de rütbe işareti olarak
kullanılımı devam etmektedir. Özel durumlarda imparator, askerlere olağanüstü
ölçülerde ve ağırlıkta yüzükler ihsan etmiştir. Askerlikte sadakat yemini edenlere
yüzükler verildiği bilinmektedir. Roma lejyon askerlerinin bronz yüzük taktıkları ve bu
yüzüklerin metal kaşı veya taşına bağlı bulunduğu lejyona ait olan sayılar işlendiği
bilinmektedir.
Kat. no: 51’deki yüzük taşı üzerinde, lejyon flaması bulunmaktadır. Bu yüzük
olasılıkla bir askere aittir. Üzerinde Ares/Mars figürü olan (Kat. no: 8-9) yüzük ise
olasılıkla savaşçılara aittir.
1.6. Nişan ve Evlilik Yüzükleri
Antik çağda nişan yüzüğü kullanımı ile ilgili ilk bilgi Plautus’un eserinde geçer.
Fakat burada da nişan yüzüğü olarak değil “güzel bir dönüm noktası, sevginin bir
göstergesi” olarak bahsedilmektedir. Nişan veya evlilik yüzükleri aşk sembolüdür. Eş
olmaya karar verenler birbirlerine yüzük hediye ederler. Romalı şair Ovidius Naso
eserinde “güzel bir kızın parmağında bulunan nişan yüzüğünün sevginin en değerli
göstergesidir” der. Nişan ve evlilik yüzükleri günümüzde olduğu gibi antik çağda da
dördüncü parmağa takılırdı. Çünkü bu parmaktan kalbe giden bir damarın olduğuna
inanılmaktaydı.
Roma döneminde nişan yüzükleri önceleri demirden daha sonra altından
yapılmıştır. Yaşlı Plinius, nişan yüzüğü olarak taşı olmayan düz demir yüzük
kullandığını bildirir. Fakat bu demir yüzüklerin, altın yüzük takmanın yasak olduğu
dönemde kullanıldığını yazmaktadır. Antik kaynaklar, kadınların sevgilileri kendilerine
nişan yüzüğü gönderir ise kullandıklarını yazar. Nişan yüzüklerinin üzerinde çoğunlukla
tokalaşan iki el (Kat no: 71) kabartması bulunmaktadır. Bazı nişan yüzükleri üzerinde
“meli” yani “bal” yazmaktadır. Bir kısım nişan yüzüklerinde ise erkek ve kadın portreleri
betimi bulunmaktadır.
1.7. Tedavi ve Koruma Amacıyla Kullanılan Yüzükler
Antik çağda, yüzüklerin ve yüzük taşlarının koruyucu, iyileştirici ve tedavi
amaçlı kullanıldığı hakkında pek çok bilgi mevcuttur. Örneğin Plinius eserinde,
hapşırmak ve hıçkırığa karşı sağ elin orta parmağında bulunan yüzüğü sol eldeki
parmaklardan birine geçirmek olduğunu belirtmiştir ve orta parmakta bulunan yüzüklü
el sıcak suya daldırıldığında yüzüğün tedavi edici etkisinin daha fazla olacağını
bildirmektedir. Marcellus Empiricus adlı fizikçi, “de Medicamentis ” adlı eserinde
verdiği reçetelerde Plinius’ dan etkilenerek, sağ elden sola geçirilen yüzüğün tedavi
edici olduğunu yazmıştır. Ayrıca Roma döneminde orta parmakta taşınan yüzüğün,
heyecanı, hapşırmayı ve hıçkırığı engellediğine inanılmıştır. Aristophanes, eserinde
eczacıların tıbbi amaçlı yüzük sattıklarından bahsetmiştir40.
Antik çağda çeşitli hayvan ve bitki tasvirleri bulunan yüzüklerin tedavi edici ve
koruyucu olduğuna inanılmıştır. Örneğin grifon (Kat. no:38), sfenks (Kat. no:40)
betimlemeli yüzük taşları koruyucu amaçlı kullanılmıştır.
1.8. Dinsel Amaçlı Kullanılan Yüzükler
Çoğunlukla rahipler ve rahibeler tarafından kullanılan dinsel amaçlı yüzükler
güzel görünmek, tanrı ve tanrıçaları mutlu etmek amacıyla kullanılmıştır. Dinsel
anlam taşıyan yüzükler üzerinde genellikle tanrı ve tanrıça betimleri, dinsel simgeler
ve yazılar bulunmaktadır .
Gaziantep müzesinde sergilenen tanrı ve tanrıça betimli ve tanrısal nitelikleri
temsil eden bazı hayvan figürlü (Kat. no: 52 yüzük taşı üzerindeki güvercin Afrodit’in
atribütüdür) yüzük taşları dinsel amaçlı kullanılmış olmalıdır. Kat. no: 48’ deki eser
üzerinde olasılıkla sunu yapan rahip betimlenmiştir ve bu eser de dinsel anlam
taşımaktadır.
1.9. Anahtar Taşımak Amaçlı Kullanılan Yüzükler
Yüzük halkasına veya kaşına, bir çekmece veya kutuya ait minik bir anahtar
eklenerek takılan yüzükler antik çağda yaygın olarak kullanılmıştır. Anahtar yüzüklerin
bronzdan örneklerine çok sık rastlanmaktadır ve bu yüzüklerin parmaktan hiç
çıkarılmadığı bilinmektedir.
Antik Çağda Yüzük ve Yüzük Taşlarının Kullanım Amaçları
Yorum Yaz