Diyarbakır Ulu Camii (1091-1092)

avatar

admin

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

1091-1092 tarihli çiçekli kufi kitabesi Büyük Selçuklu Sultanı Sultan Melikşah’ın adını taşımaktadır. Cami kıbleye paralel olarak uzanan üç sahın ve bu sahınları ortadan kesen daha geniş bir sahınla Şam Ümeyye’nin planındadır. Planı Şam Ümeyye’ye bağlanmaktadır. Ancak, burada transepte kubbe yoktur. Şam Ümeyye’nin transeptine bir kubbe yaptıran Melikşah burada kubbe yaptırmamıştır. Cami Melikşah’dan sonra çeşitli değişikliklere uğrayarak günümüze bu haliyle ulaşmıştır. Ayaklar birbirine sivri kemerlerle bağlanmıştır. Üstte küçük kemerlerden ikinci bir dizi kemer sıralanmamıştır. Camiin kuzeyinde etrafı çeşitli yapılarla çevrili dikdörtgen bir avlu vardır.  Avlunun kuzeydoğusunda 1198-1223 tarihinde Artuklular tarafından yaptırılan Mesudiye medresesi vardır. Avlunun kuzeybatısında ise 1528 yılında Osmanlılar tarafından yaptırılan üç sahınlı şafiler camii yer almaktadır. Avludaki şadırvan ise 1849 tarihlidir. Caminin doğusundaki iki revaklı iki katlı yapı, bir roma tiyatrosu sahnesinden alınan sütunlar ve silmelerden, Büyük Selçukluların atabeyi İnaloğullarından Ebu Mansur Elaldı tarafından yaptırılmıştır.  1117-1118 tarihli çiçekli kufi kitabede Melikşah’ın oğlu sultan Şuca Muhammed’in ismi geçmektedir. Buradaki iki katlı revaklarda değişik kemerler kullanılmıştır. Avlunun hareketli bu cephesi daha bağımsız olan İnaloğulları’ndan Mahmud Bin Elaldı ve veziri Nisanoğlu Ebul Kasım Ali tarafından 1163 yılında tekrar elden geçirilmiştir. Avlunun doğusundaki bu bölümün üst kısmı kütüphanedir. Avluya buradan açılan kemerin dış cephesinin iki tarafında aslan ve boğa mücadele sahnesini gösteren figürler vardır. Caminin avlusundaki iki şadırvandan eski olan 1849 tarihinde yapılmıştır.  Diyarbakır Ulu Camii’nde, Selçuklu Sultanı Melikşah’ın, Melikşah’ın oğlu Ebu Şüca Muhammed’in, İnaloğlu Mahmud Bin Elaldı ve veziri Ahmed bin Nisan’ın, yine İnaloğullarından ebu mansur elaldı, 1156 ve 1164 tarihli kitabelerde el-benna hibetullah gürgani adlı bir ustanın ve 1528 tarihli kitabede ise Kanuni’nin adı geçmektedir.  Diyarbakır ulu camii, kubbesiz transepti ve kare planlı minaresi ile bir bütün olarak anadolu camileri üzerinde belirli bir etki yapmamıştır. Özellikle, kare minaresi anadolu türk cami mimarisinde hiç benimsenmemiştir. Diyarbakır Ulu Camii, planı, ortadaki transepti ve kare planlı minaresi bakımından şam ümeyye camii’ni hatırlatması, avlunun doğu tarafındaki iki katlı revakları, avlunun kuzeyindeki şafiler camii ve mesudiye medresesi, silmelerdeki süslemeleri, çiçekli kufi kitabeleri, aslan-boğa mücadelesini gösteren figürleri, çeşitli kemerleri gibi özellikleriyle türk islam sanatları ve mimarisinde önemli bir eserdir.

Sıradaki içerik:

Diyarbakır Ulu Camii (1091-1092)

editörün seçtikleri EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ